Kelime-i Şehadet

"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlühü"
"Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka hiçbir İlâh yoktur ve yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve resûlüdür."

"Kuran-ı Kerim" ( E.HAMDİ YAZIR )
.

52-TUR

1 - Andolsun Tûr'a,
2-3 - Yayılmış ince deri üzerine, satır satır yazılmış kitaba,
4 - Ma'mur eve,
5 - Yükseltilmiş tavana,
6 - Kaynatılmış denize, (andolsun ki)
7 - Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır.
8 - Ona engel olacak (hiçbir şey de) yoktur.
9 - O gün gök, bir çalkanış çalkalanır
10 - Dağlar da bir yürüyüş yürür.
11 - Vay haline o gün yalanlayanların!
12 - Ki onlar, daldıkları bir batak (bâtıl)da oynayıp duruyorlar.
13 - O gün onlar cehennem ateşine itilip kakılacaklar.
14 - (Onlara): "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur" (denilecek).
15 - "Bu da mı bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz?
16 - Girin oraya, ister sabredin ister etmeyin artık sizin için birdir. Siz hep yaptıklarınıza göre cezalandırılacaksınız" (denilecek).
17 - Şüphesiz (günahlardan) korunanlar da cennetlerde, nimetler içindedirler.
18 -Rablerinin kendilerine verdiği ile zevk ü sefâ sürerler. Rableri onları, cehennem azabından korumuştur.
19 - (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için" (denilir.)
20 - Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Ayrıca biz onları ceylan gözlü hûrilerle evlendirdik.
21 - İman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); işte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Kendilerinin amellerinden birşey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandığına bağlıdır.
22 - Onlara canlarının istediği meyvalar ve etlerden bol bol verdik.
23 - Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne de günaha sokma.
24 - Kendilerine ait bir takım hizmetçiler de onların etrafında dönerler. Bu gençler sanki sedefleri içine gizlenmiş inci gibidirler.
25 - Birbirlerine yönelip soruyorlar.
26 - Ve diyorlar ki: "Gerçekte biz daha önce (dünya hayatında) âilemiz içinde (âkibetimizden) korkardık".
27 - "Allah bize lutfetti de bizi (vücûdun) içine işleyen (kavurucu) azabdan korudu."
28 - "Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur."
29 -(Ey Muhammed!) sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn.
30 - Yoksa onlar (senin için): "Bir şâirdir, zamanın felaketlerine çarpılmasını gözetliyoruz." mu diyorlar?
31 - De ki: Bekleyin, çünkü ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.
32 - Onların akılları mı bunu emreder yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?
33 - Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayır onlar inanmıyorlar.
34 - Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz meydana getirsinler.
35 - Yoksa onlar, hiçbir şey olmadan (yani yaratıcısız) mı yaratıldılar? Yoksa kendileri yaratıcı mıdırlar?
36 - Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar düşünüp hakikati anlamazlar.
37 - Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yahut hâkim (her şeyin yöneticisi) kendileri midir?
38 - Yoksa kendilerine mahsus (üzerine çıkıp sırları) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsin.
39 - Demek kızlar O'na, oğullar size öyle mi?
40 - Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
41 - Yoksa gayb kendilerinin yanında da onlar mı yazıyorlar?
42 - Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenlerin kendileri tuzağa düşeceklerdir.
43 - Yoksa onların Allah'tan başka bir ilâhı mı var? Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır.
44 - Gökten bir parçanın düştüğünü görseler, "Üst üste yığılmış bulutlardır." derler.
45 - Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları (kendi hallerine) bırak.
46 - O gün hiçbir tedbirlerinin kendilerine zerre kadar faydası olmayacak ve hiçbir şekilde yardım da görmeyeceklerdir.
47 - Şüphesiz o zulmedenlere ondan başka da azab vardır. Fakat çokları bilmezler.
48 - Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman Rabbini hamd ile tesbih et.
49 - Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışında da O'nu tesbih et.

OTUZ İKİ FARZ


Otuz iki farz şunlardır:



12 Namazın farzı: Hadesten taharet (gusletmek veya abdest alma), necasetten taharet (bedeni, elbiseleri ve namaz kılınacak yeri her türlü pisliklerden temizlemek), setrü'l-avret (namazda erkeklerin en az göbekle diz kapakları arasını, hanımların elleri, yüzleri ve ayakları hariç bütün bedenlerini ve uzuvlarını örtmeleri), istikbali kıble (namazları, Mekke'deki Ka'be yönüne doğru kılmak), vakit (her namazı kendi vaktinde kılmak), niyet (hangi namazı kılacağına niyet etmek); iftitah tekbiri (namaza Allâh'ü ekber diyerek başlamak), kıyam (gücü yetenlerin namazda ayakta durması), kıraat (namazda Kur'an okumak), rüku (namazda rükua eğilmek), sücut (namazda secdeye kapanmak) ve ka'de-i âhire (namazın sonunda selam vermeden önceki oturuş)



5 İslâm'ın esası: Savum (Ramazan orucunu tutmak), salât (beş vakit namaz kılmak), hac, zekat ve kileme-i şahadet getirmek.



6 İmanın esası: Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve kaza-kadere iman etmek.



4 Abdestin farzı: Elleri ve yüzü yıkamak, kolları dirsekler ile birlikte yıkamak, başı meshetmek, ayakları küçük topuklarla birlikte yıkamak.



3 Guslün farzı: ağzı, burnu ve bütün bedeni yıkamak.



2 Teyemmümün farzı: Niyet edip elleri iki defa temiz toprağa vurmak, birincisinde yüzü, ikincisinde kolları meshetmek (bk. namaz, abdest, gusül, teyemmüm, iman ve İslâm) (İ.K.)